Türkiye ekonomisi, rakam oyunları ile perdeye yansıtılan pembe tablolarla günün kurtarıldığı bir gölge oyunundan ibarettir.
Türkiyeyi tehdit eden ciddi gelişmelerin yaşandığı, içeride gerilim ve kutuplaşmanın tırmandığı, dışarıda ise ekonomilerin daraldığı ortamda, Türk ekonomisinde de yıllardır çalan alarm zilleri sonucunda derin bir kriz yaşanmaktadır. "Bize bir şey olmaz" ve "teğet" edebiyatıyla günü geçiren hükümetin yıllardır sürdürdüğü sanal başarıların gerçekleri değiştirmediği ortaya çıkmıştır.
AKP bu güne kadar uyguladığı yanlış politikaların Türkiye ekonomisini sürüklediği açmazı kamuoyunda gizlemek için sürekli hesap ve rakam oyunlarına başvurmuştur. Yüksek risk ortamında, yanlış politakalarla mahkum edildiği sıcak para ile ekonomimiz, güç odakları tarafından adeta rehin alınmıştır. Bu sarmalın sonunda Türk ekonomisi, yavaşlayan büyüme ve artan işsizlik, çoğalan yoksulluk ve nihayetinde küresel ekonomik krizin yansımaları sonucunda sosyal ve ekonoomik kriz ortamı bütün şiddetiyle yaşanmıştır. İşten çıkarmalar artmış, yoksulluk derinleşmiştir.
Gerçek üretim artışıyla bağlantılı olmaksızın, sadece hesap yöntemlerinin değiştirilmesi ve yeni genel nüfus sayımı sonucuna göre, milli gelirde sanal bir yükseliş olmuştur. AKP ve Başbakan, kendilerinin, ailelerinin ve yankınlarının gelirlerindeki göz kamaştırıcı artışlarla, vatandaşın gelirindeki sözde artışı birbirine karıştırmaya başlamıştır.
Kişi başına gelir rakamı, bu haliyle basit bir aritmetik ortlama olmaktan öteye bir anlam taşımamaktadır. Zira, milli geliri büyük, ancak gelir dağılımı bozuk olan bir ekonomide; hesaplama sistemindeki oynamalarla ulaşılan rakamlar yanıltıcıdır. Bu sanal paylaşımın sonunda; vatandaşta olmayan, işçiye, köylüye, memura, emekliye yansımayan bu serveti kimlerin gasp ettiği ortaya çıkarılmalı ve iktidar bu adaletsizliğin siyasi hesabını vermelidir.
0 yorum:
Yorum Gönder
Görüşlerinizi bekliyorum...